Fakültemiz Resim Bölümü öğretim üyesi Prof. Neslihan Özgenç Erdoğdu'nun "Cennet Kapısı" isimli kişisel sergisi 5 Ocak 2023 tarihinde Ankara Valör Art House'da izleyicisi ile buluşuyor. Saat 17.00'da açılacak olan sergiyi 2 Şubat 2023 tarihine kadar ziyaret edebilirsiniz.
Keyifli seyirler...
Cennet Kapısı
Ezber bozan sanatçı Neslihan Özgenç Erdoğdu’nun dokuzuncu kişisel sergisi. Bu sergide sanatçı zamanın ruhunun kendi zihninde çağrıştırdığı hikâyelerin parşömenlerini izleyicisiyle paylaşıyor. Zengin imgeleminin etkileyici bir haritalaması olan resimlerini “bir karakter iniyor ve mekâna hükmetmeye başlıyor…” diye anlatan sanatçının kullandığı açık kompozisyonlar, bizi davet ettiği merak uyandıran bu oyunun sürekli olduğuna işaret ediyor. Her tuval bir kapı sanki ve biz de bir kapıdan ya da belki kapı deliğinden baktığımız bu uçsuz bucaksız, çok katmanlı ve zamansız topografyanın farklı bir köşesini izliyoruz her bir resimde. Bakışlarımızın hedefi olan etkileyici manzaralar, cennetten mi araftan mı bilemediğimiz hülyalı hikâyelerle dolu. Tanrısal bir gözle savaş, ölüm, mutluluk, neşe ve hüzün halleri bir bekleyiş halinde olan figürler aracılığıyla eş zamanlı biçimde sunuluyor bizlere.
Sanatçı, bazen 17. yüzyıl Hollanda resimlerinin peyzajını hatırlatacak kadar tanıdık ama çoğunlukla ütopik bir peyzajın içinde iki boyutun sınırlarını zorluyor ve farklı boyutlarda figürler kullanarak uzağı yakın yakını uzak ediyor.
Perspektifin bu ustaca kullanımına, çoğu resimde gökyüzünden sarkan ve mekân içinde mekâna müdahale eden vinç kancası, anahtarı üstünde asma bir kilit, sarkan küre, topaç ve zeplin gibi farklı objeleri de ekleyince topografik bütünlüğü bozan resimler bize belirsiz, tekinsiz ama bir o kadar da merak uyandırıcı bir atmosfer sunuyor.
Peyzaja gömülü ve çoğu resimde tekrar eden kırmızı elma ve kubbe gibi masallara ait büyülü öğeler ile düş ile gerçek arasındaki sınırı sorusallaştıran heterotopik kurgular deneyen sanatçı, gerçeklik ve dünya algımızın sınırlarını sorguladığını ifade ediyor. Günlük kent yaşamının içinden koparıp bu fantastik diyara taşıdığı park bariyeri gibi nesnelerle de iktidarların otoritesine ve kısıtlayıcı coğrafi işaretlemesine vurgu yaptığını belirtiyor.
Resmi ikiye bölen durağanlık figürlerin bakışları ile aşılmış. Bir tuvalde metruk bir şehrin kalıntıları üzerinde bir başka tuvalde ise kayıp bir zemin üzerinde konumlanan bu ilgi çekici figürlerin bakışlarını takip ettiğimizde sanatçının bizi tuval üzerinde gezdirdiğini ve figürlerin birbirleriyle sessizce konuştuklarını anlıyoruz. Sakin ve dingin bir ifadeyle bizi karşılayan bu antropomorfik figürler, her bir tuvalin karşısında bizi yine dakikalarca esir ediyor. Bakışları, duruşları ve her biri sanatçı tarafından tasarlanan ve büyük titizlikle resmedilen kostümleriyle imgelemimize bir şölen yaşatıyorlar adeta. Üzerinde bulundukları topoğrafyayı insan dışılık efektleriyle tuhaf biçimde egzotik ve çekici kılıyorlar. Ve anlıyoruz ki her biri kendi hikâyesinden çıkıp bu zamansız ve mekânız topoğrafyada beliriyor izleyiciye ait oldukları masal ya da hikâyelerini anlatmak için… Ya da belki de izleyiciyi kendi dünyalarına götürmek için…
Bu cazibeli daveti kabul etmiş olan Veronese’nin şövalyesi gibi bizler de “insanın olmayan bir şeyi hayal edeceğine inanmıyorum” diyen sanatçı Neslihan Özgenç Erdoğdu’nun kurduğu bu etkileyici oyuna davetliyiz. Hayal dünyalarımızın oyunu zenginleştirmesi ve bizi başka olasılıkların varlığına ikna etmesi dileğiyle…. Hoşgeldiniz. (Tuğba Ayas Önol)
NESLİHAN ÖZGENÇ ERDOĞDU
1976 Trabzon doğumlu sanatçı, lisans eğitimini 1999 yılında Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Öğretmenliği Bölümü’nde, Yüksek Lisans Eğitimini 2002 Yılında Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Bölümü’nde, Sanatta Yeterlik Eğitimini 2008 Yılında Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Bölümü’nde tamamlamıştır. 2009 yılından bu yana halen Sakarya Üniversitesi Sanat Tasarım ve Mimarlık Fakültesinde öğretim üyesi olarak çalışan Özgenç’in, biri yurtdışı olmak üzere sekiz kişisel sergisi bulunmaktadır. Ayrıca birçok ulusal ve uluslararası sanat etkinliklerine katılan sanatçı, akademik çalışmalarını da sanatsal üretimleriyle beraber Sakarya’da sürdürmektedir.
Kişisel Sergiler:
1. “Uyutmayan Fısıltı” Galeri Soyut, Ankara, 2016
2. “Oráculo /Agoireiro” “Kahin /Kehanet”, Centro Cultural Marcos Valcárcel, Ourense -İspanya 2016
3. “Cümbüş-ü Alem” Derinlikler Sanat Merkezi, İstanbul, 2015
4. “İçimdeki Kelebek” Galeri/Miz, İstanbul, 2012
5. “Koza” Artenciel Mini Sanat Galerisi, İstanbul, 2010
6. “Hera’nın Gizemi”, Derinlikler Sanat Merkezi, İstanbul, 2009
7. Devlet Güzel Sanatlar Galerisi, İstanbul, 2008
8. Ares Sanat Evi, İstanbul, 2005
Sanatı Hakkında:
Sanatsal üretim sürecimi temellendirdiğim çoklu zaman ve mekân kavramı da hakikatin tek bir yüzü olmadığı düşüncesi üzerine biçimlenmektedir. Görsel algının bize sunduğu gerçeğin çok ötesinde birçok zamana ve mekâna ait olabileceğimiz fikri, minyatür resimlerinde ki gibi birçok oluşumu eş zamanlı bir yüzeyde anlatma gereksinimi doğurmuştur. Resimlerimin her birinde ve her resmin her alanında bir hikâye gizlidir. Bu hikayeler belli bir düzen içinde değildir. İmgelerin bir araya gelmesiyle, anlık bir zaman dilimini parçalara ayırırken, anlatılar tek bir kadrajın içine sıkıştırılır. Mekanlar, üzerindeki masalsı figürlerin, dünü, bugünü ve geleceğini bir arada biçimlendirir. Minyatür resimlerinde olduğu gibi, mekanların perspektifi, figürlerin boyutları sadece anlatımla ilişkilidir. . Tarih, bilinçaltı, masallar, evren, distopya, ütopya gibi birçok olgunun yer alabildiği bu alanlar, kendi hikayesini oluştururken, aslında izleyicisinin kendi hikayesini de oluşturmayı hedeflemektedir. Tek bir resimde birçok hikâyenin bulunması, dünyayı atmosferden izleyen bir yabancının bakış açısını sunmaktadır. Resim yüzeyinin boşluğunda yer alan insan ve hayvansı figürler, bir motif işler gibi, kendi mekanını ve zamanını diğerinden ayırmaktadır.